Anadolu’nun Değerleri
Anadolu bir ‘‘bütünleşme’’ deneyiminin adıysa, öncelikle tutunacağı değerlerin ‘kabul, uyum ve esneklik’ olması gerektiğinin her zaman farkında olmuştur. Farklılıkların, çeşitliliklerin bir çatışma nedeni değil, bir zenginlik, bir olanaklar alanı, bir barış sofrası olarak algılanması ve yaşanması için olmazsa olmaz olan bu ‘harç’ değerler, yaşamdaki her tür değişim, gelişim baskısına dayanabilme, üstesinden gelebilme gücü sağlar. Anadolu’nun öğrenmesinde, ilerlemesinde ve sorunlarının çözümünde bu değerler yol göstermiş, yol açmıştır. Anadolu bu değerleri ne zaman göz ardı etse her zaman kırılmıştır. Bu değerler gündelik ve müşterek hayatın gereklerini, olurlarını, olmazlarını anlamayı sağlar. Uzlaşmanın, barışın, birliğin temel enerjisi ve harcıdır.
Anadolu’da değerler kavramsal değil, eylemsel ve deneyimseldir. Zihinsel olarak öğrenilmez, kalpten, ‘bizatihi’ bilinir. Çünkü uzun ve zorlu yaşam deneyimlerinden damıtılmış, içselleştirilmiş ve kuşaklar boyunca aktarılmıştır. Anadolu’da hangi ‘değere’ tutunursanız diğer tamamlayıcı, güçlendirici değerler de beraberinde yol arkadaşlığı yapmaya başlar. Kabul, uyum, esneklik; saygıyı, hoşgörüyü, sabır ve tevazu değerlerini de yanına çeker. Anadolu’nun kendisi gibi değerleri de bütündür, bir bütün olarak hareket eder.
Anadolu kabul edicidir, uyumlu ve esnektir. Bunu bazen susarak, onaylayarak, bazen davet ederek, bazen dönüştürerek gerçekleştirir. Olanı kabul etmekle kendi dönüşüm sürecini işletir, olması gerekeni davet etmekle dönüşümünün sonuçlarının sorumluluğunu alma olgunluğuna ulaştığını gösterir. Ancak Anadolu’nun kabulü her zaman ‘kayıtsız, koşulsuz’ değildir. Özellikle ‘temel’ yaşam değerleri olan ‘özgürlük ve bağımsızlık’, ‘insan sevgisi’ değerleri ve ‘bütünlük’ anlayışıyla uyumlu olmayan yaklaşımlara, inançlara, düşünce ve niyetlere karşı temkinlidir. Kabul etmekte zorlandığı durumları, inançları, düşünceleri dışlamaz; ya kendi bünyesine uygun bir yapıya büründürüp dönüştürerek ya da gelenin dönüşmesine olanak sağlayacak alanları açacak sabrı ve hoşgörüyü göstererek kabul edilebilir hale getirir.
Anadolu’nun sabrı geniş, tahammül gücü yüksektir. Anadolu için ‘tahammül’ katlanmak demek değildir. Tahammül; gelenin bilincinin yükselmesi, uyum sağlayabilmesi ve başarabilmesi adına alan açmak için gösterdiği olgunluğun adıdır. ‘Biz’ ve ‘bir’ olma sürecine katkı sağlamak olarak düşünülebilir. Bu bazen, düzeyini ve bilincini düşürmeden beklemek olabilir, bazen akışa destek ve kolaylaştırmak adına müdahale olabilir. Bu ‘ana’ olmanın gereğidir. Bu durum ‘şefkat, merhamet’ değerini canlı tutar.
Kabul etmek demek önce düşünsel ve duygusal anlamda sorumluluğunu aldığı değerleri geliştirecek, besleyecek, canlı tutacak ne varsa ‘içeri buyur’ etmektir. Elbette asıl erdem bazen ‘olmazları’, farklılığı, yeniliği, ‘insanı’ her haliyle kabul edebilmektir. Bunları kabul edebilmek hem yeni ve farklıya yer açma cesaretini, hem de gönül genişliğini, zenginliğini ve gönül arılığını gerektirir. Anadolu’nun genel öz yapısal karakterini biçimlendiren özellikleridir bunlar. Bu özelliği sayesinde pek çok uygarlığın, kültürün, gerçekliğin bu coğrafyada serpilip gelişmesine imkân ve fırsat sağlamıştır. Anadolu gelenlerin bilgi ve deneyimlerinden yararlanır, kendi bilgi ve deneyimlerini aktarabilmek için fırsat ve olanak sunar. Bu Anadolu’nun bilincini yükseltip ‘özünü’ zenginleştirdiği gibi, birleşme, ‘bütünleşme’ niyet ve iradesinin, insanlığa olan sorumluluğunun göstergesidir.
Anadolu Değerleri; Sayfa Çevir Oku
Anadolu’nun Evrensel Yüzü; Sayfa Çevir Oku